Ye'cüc ve Me'cüc Kimdir?

Kur’an-ı Kerim’de (18:94) ve (21:96) âyetlerinde bahsi geçen ve ortalığı fitne ve anarşiye boğan ve boğacak olan bozguncu taifelerin ismidir. Bunlar ayrı ayrı milletler içinde de bulunabilir.
Bugün bütün anarşi ve terörü çıkaran guruplar Ye’cüc ve Me’cüc tanımına girmektedir.
Ye’cüc ve Me’cüc’ün bahsi hadis kitablarında da geçer. Ezcümle, S.B.M. 789 ve 1372. hadislerinde; İbn-i Mace 36. Kitab-ül Fiten 9, 28, 33. Bablarında; S.M. 8.ci. 52.Kitab-ül Fiten 1.bab sh: 403’de ve başka hadis kitablarında Ye’cüc ve Me’cüc’den bahsedilir.
Bediüzzaman Hazretleri Ye’cüc ve Me’cüc hakkında hülaseten şöyle der: 
“Mahluk-u İlahîden yerin zahrında veyahut batnında âdemî veya gayr-ı âdemî bir mahluktur ki kıyamete, böyle nev’-i beşerin hercümercine sebeb olacaktır.”
Bazı ve bazı ve bazı dedikle­rini dediler… Nokta-i kat’iyye ve cihet-i ittifakî budur:
Ye’cüc ve Me’cüc, ehl-i garet ve fesad ve ehl-i hadaret ve medeniyete, ecel-i kaza hükmünde iki ta­ife-i mahlûkullahtır.” (Muhakemat sh: 59)

 

Mezkûr S.B.M 1372. hadisinin izahında; Zülkarneyn’in önce batıya, sonra doğuya, daha sonra mağrible maşrık arasında gittiğini kaydeder ve ha­şiyesinde şöyle der:

“Müfessir Dahhâk, Zülkarneyn’in bu üçüncü seferinde mülâki olduğu kavim Türk ırkındandır, demiş. Süddî de: Türk, Ye’cüc ve Me’cüc’den ayrılıp Türkistan’da devlet kuran bir soydur, demiştir ki; seddin öbür tarafında ka­lan Ye’cüc ve Me’cüc’ün de Moğollar olması icab eder. Katade’ye göre şi­mal akvamı yirmiiki kabile olup, bunlardan birisi Türk idi. Seddin inşasından sonra Türk, seddin hâricinde öbürleri dâhilinde kalmıştır.
Tarihçilere göre Nuh Aleyhisselâm’ın evladı üçtür: Sam, Ham, Yafes. Sam, Arab’ın, Acem’in, Rum’un babasıdır. Ham, Habeşîlerin Zencilerin Nubîlerin, Yafes de Türk’ün, Hazer’in, Sakalibe’nin, Ye’cüc ve Me’cüc’ün babasıdır.” (S.B.M. ci:9 sh:114)
Ye’cüc ve Me’cüc hakkında Bediüzzaman Hazretleri, şu izahatı veriyor:
“Ye’cüc ve Me’cüc hâdisatının icmali Kur’anda olduğu gibi, riva­yette bir kısım tafsilat var. Ve o tafsilat ise, Kur’anın muhkematından olan icmali gibi muhkem değil, belki bir derece müteşabih sayılır. Onlar te’vil isterler. Belki ravilerin ictihadları karışmasıyla tabir isterler.
Evet “La ya’lemü’l gaybe illallah” bunun bir te’vili şudur ki:
Kur’an’ın lisan-ı semavîsinde “Ye’cüc ve Me’cüc” namı verilen Mançur ve Moğol kabileleri, eski zamanda Çin-i Maçin’den bir kısım başka kabileleri beraber alarak kaç defa Asya ve Avrupa’yı herc ü merc ettikleri gibi, gelecek zamanlarda dahi dünyayı zir ü zeber edeceklerine işaret ve kinayedir.
Hatta şimdi de komü­nistlik içindeki anarşistin ehemmi­yetli efradı onlardandır. Evet ihtilal-i Fransavîde hürriyetperverlik tohumuyla ve aşılamasıyla sosyalistlik türedi, tevellüd etti. Ve sosyalistlik ise bir kısım mukaddesatı tahrib ettiğinden aşıla­dığı fikir, bilâhare Bolşevikliğe inkılab etti. Ve bolşeviklik dahi çok mukad­desat-ı ahlâkiye ve kalbiye ve insaniyeyi boz­duğundan; elbette ektikleri to­humlar hiç bir kayıd ve hürmet tanımayan anarşistlik mahsulünü verecek.
Çünkü kalb-i insanîden hürmet ve merhamet çıksa; akıl ve zekâvet, o insan­ları gayet dehşetli ve gaddar canavarlar hük­müne geçirir. Daha siyasetle idare edilmez. Ve anarşistlik fikrinin tam yeri ise; hem mazlum kalabalıklı, hem medeniyette ve hâkimiyette geri kalan ça­pulcu kabileler olacak. Ve o şeraite muvafık insanlar ise; Çin-i Maçin’de kırk günlük bir mesafede yapılan ve acaib-i seb’a-i âlemden birisi bulunan sedd-i Çinî’nin binasına sebebiyet ve­ren Mançur ve Moğol ve bir kısım Kırgız ka­bileleridir ki, Kur’an’ın mücmel haberini tefsir eden Zat-ı Ahmediye (Aleyhissalatü Vesselâm) mu’cizane ve muhakkikane haber vermiş.” (Şualar sh: 588)
Ye’cüc ve Me’cüc hakkında müfessirlerin muhtelif beyanları ol­duğunu zikreden Bediüzzaman, Muhakemat adlı eserinde de şunları kayde­der;
“Amma Ye’cüc- Me’cüc, bazı müfessir: “Veled-i Yafes’den iki kabile” ve bazı diğer:
“Moğol ve Mançur” ve bazı dahi: “Akvam-ı şarkiye-i şimalî” ve bazı dahi:
“Benî-Âdemden bir cemiyet-i azîme, dünya ve medeniyeti hercümerc eden bir taife” ve bazı dahi:
“Mahluk-u İlahîden yerin zahrında veyahut batnında âdemî veya gayr-ı âdemî bir mahluktur ki kıyamete, böyle nev’-i beşerin hercümercine sebeb olacaktır.”
Bazı ve bazı ve bazı dedikle­rini dediler… Nokta-i kat’iyye ve cihet-i ittifakî budur:
Ye’cüc ve Me’cüc, ehl-i garet ve fesad ve ehl-i hadaret ve medeniyete, ecel-i kaza hükmünde iki ta­ife-i mahlûkullahtır.” (Muhakemat sh: 59) www.ittihadyayincilik.com.tr
(Bakınız: İslam Prensipleri Ansiklopedisi, İttihad Yayıncılık)

Kontrol et

Siyasetten Uzak Durmak Düsturu

HAKİKİ NUR TALEBESİ HAKLI TARAFA DOST OLUR Üstad Bediüzzaman Hazretleri Demokrat Partiye destek vermiştir. Fakat …