Sabır ve Cihad Kahramanlığı


SABIR VE CİHAD KAHRAMANLIĞI






Dine hizmet mesleği mensubları, bilhassa nur talebeleri, kâmil insanlar dairesinde رُحَمَاءُ بَيْنَهُمْ  manasındaki ayetlere ittibaen, şefkat ve merhamet mesleğini esas alırlar. Buna mukabil azgın mütecavizlere karşı dahi gayet şiddetli davranmayı bildiren اَشِدَّاءُ عَلَى الْكُفَّارِ gibi ayetlerin ikazına da uyarak çok çetin ve metin davranırlar.

İşte Bediüzzaman Hazretleri Kur’anın bu müvazeneli beyanlarina istinaden diyor ki;

“Canavar bir hayvana karşı kendini zaîf göstermek, onu hücuma teşci’ ettiği gibi; canavar vicdanı taşıyanlara karşı dahi dalkavukluk etmekle za’f göstermek, onları tecavüze sevkeder.” (M:361)

Yani onlara karşı adaletle beraber metin davranıp alışmadıkları hukuk-u müşterekeye başlarını eğdirmek lâzımdır.

Evet, “…kalb-i insanîden hürmet ve merhamet çıksa; akıl ve zekâvet, o insanları gayet dehşetli ve gaddar canavarlar hükmüne geçirir, daha siyasetle idare edilmez.” (Ş:588) diyerek Hz. Üstad ehemmiyetli bir ikazını nazara verir.

“Hem bir müslüman, başka milletler gibi değil. Eğer dinini bıraksa anarşist olur, hiçbir kayıd altında kalamaz; istibdad-ı mutlaktan, rüşvet-i mutlakadan başka hiçbir terbiye ve tedbirle idare edilmez.” (E:219)

Bunlara karşı hukukta caydırıcı ve ibretlik ceza demek olan tenkil gerekiyor. Çünkü hayvanî hayat mertebesinde zaman-ı halde ve cesede acı veren ceza bir çaredir.

Sahih-i Buharideki ciddi otoriter idareye dikkat çeken şu rivayet çok manidardır. Şöyle ki: (ismuhü cehcahun yesukunnasu biasahü)

Cehcah’ın asasıyla (tek iktidar olarak) idaresi: T.T. 5. cild 987,988 ve Sahih-i Müslim, 52. kitab 60,61. hadislerinde geçer.

Zübdet-ül Buhari Tercemesi 958. hadisin haşiyesinde, Şarkavî Şerhinden nak­len, mezkûr Cehcah hakkında şu izahı veriyor:

“Bu kişinin adı Cehcah’tır. Çok kıymetli bir zat olup Mehdi’den sonra ortaya çıkacak, onun yolunu tutacaktır.”


Şimdi bu ara fasıldan sonra mevzumuza devam ediyoruz.

“Bediüzzamanın gençliğinden beri devam ettiği metanetli ve merdane tavrı, “Avrupa’dan gelen müdhiş bir dalâlet ve zendeka taarruzuna karşı koymayı ve felsefe-i tabiiyyeden doğan dehşetli bir istibdad-ı mutlakın hilâf-ı Kur’an prensiplerine boyun eğmemeyi, onlara itaat etmemeyi ve hakikî hürriyet-i meşrua olan İslâmî hürriyet ve medeniyete çalışmayı netice vermiştir” T:45

Hakiki talebelerine de intikal eden bu metanet ve kahramanlık meziyeti, Kur’an hizmetinde de kendini göstermiştir. Senelerce devam eden istbdadlara karşı azamî sebat ve metanet göstermişlerdir. Mütecaviz cereyan sahipleri tecavüz silahı olarak kullandığı 163. maddeyi kaldırmağa mecbur kalmışlardır.

İşte bu metanet ve cesaret meziyetine sahib olan Nurcular; hakkında şu tavsifat yapılıyor:

“Cenab-ı Hakk’ın inayetiyle mağlub edilmezler. Eğer maddî müdafaadan Kur’an men’etmeseydi, bu milletin can damarı hükmünde umumun teveccühünü kazanan ve her tarafta bulunan o şakirdler, Şeyh Said ve Menemen hâdiseleri gibi cüz’î ve neticesiz hâdiselerle bulaşmazlar. Allah etmesin, eğer mecburiyet-i kat’iyye derecesinde onlara zulmedilse ve Risale-i Nur’a hücum edilse, elbette hükûmeti iğfal eden zındıklar ve münafıklar bin derece pişman olacaklar.” Ş:363

Risale-i Nur; bir alemdir, ünvandır. Bu zamanda zuhur eden Kur’anî hakikatler manzumesidir. Necip Milletimizin, insaniyet-i kübra olan İslâmiyete sarılması, yepyeni bir ruh ve taze bir iman aşkı ve heyecanı içinde uyanmasının ifadesidir. İçinde bulunduğumuz asrın değiştirdiği hayat şartları ve yeni bir dünya nizamı ve görüşü karşısında imanın tahkim ve takviyesi ile feveran eden hamiyet-i İslâmiyenin manasıdır. Mütenebbih, kalbleri îman ve muhabbet-i Nebevî ile coşkun ve cihan – değer şeref-i intisabiyle serefraz fedakârların yetişmesi ve bu milletin mazisine mütenasip kahramanlığı, yüksek iman ve ahlâkı izhar etmesi işaretidir…..” T:28

“Mâdem, fâni dünya hayatı, küçücük ve menfi milliyetin muvakkat menfaati ve selâmeti için bu hârika fedakârlığı yapan Ermeni fedâileri karşımızda görünürler; elbette hayat-ı bâkiyeye ve pek büyük İslâm milliyet-i kudsiyesinin müsbet menfaatlerine çalışan ve "Ecel birdir" îtikad eden talebeler, o fedâilerden geri kalmazlar. (Hâşiye[1]) Lüzum olsa o kat’î ecelini ve zâhiri birkaç sene mevhum ömrünü, milyonlar sene bir ömre ve milyarlar dindaşların selâmetine ve menfaatine tereddütsüz, müftehirâne fedâ ederler!.. Said Nursî T:606

"Yüzer milyon başların feda oldukları bir kudsî hakikata başımız dahi feda olsun. Dünyayı başımıza ateş yapsanız, Hakikat-i Kur’aniyeye feda olan başlar, zendekaya teslim-i silah etmiyecek ve vazife-i kudsiyesinden vazgeçmiyecekler İnşaallah!" T:555

İşte mütecavizlerin tecavüzleri, zaruriyet-i kat’iye derecesine gelmeden menfi hareketlere girmeyen Nurcular, Risale-i Nurun intişarına vesile olan nifak cereyanının tecavüzlerine senelerce sabredip mücahidane ebedi ve Hz. Üstadın tabiriyle kahramanlar kafilesinin belgesel filimlerini, sabırla kazanıp ebedi seyredilmek üzere ahirete göndermişler. Nurculardaki çok büyük sabır sebebi, çokların bilemediği bu ebedi cihad filimlerini çektirmek hakikatıdır.

Mevzumuzla alâkadar olan gayet manidar ve

اِنَّ السَّعِيدَ لَمَنْ جُنِّبَ الْفِتَنَ cüm­lesinin aynı hadîste üç defa tekrarlanması ile mühim bir noktaya dikkati çeken bu hadîsin me­ali şöyledir: «Said fitnelerden uzakta kalandır.. Said, fitnelerden uzakta ka­landır.. Said, fitnelerden uzakta kalan ve fitneye maruz kalıp da sabr eden ki­şidir. Fitneye başlayan ve çalışanın vay haline!»

Risale-i Nurda çokça geçen sabır hakkındaki hüküm, bu manadaki ayet ve hadîslerden alınan irşad-ı Kuranî ve nebevîdir.




[1](Hâşiye): Kardeşlerim nâmına âcizane diyorum ki: Lüzum olursa, inşâallah çok ileri geçeceğiz. Bizler dinde olduğu gibi kahramanlıkta da ecdadımızın vârisleri olduğumuzu göstereceğiz.

Kontrol et

Siyasetten Uzak Durmak Düsturu

HAKİKİ NUR TALEBESİ HAKLI TARAFA DOST OLUR Üstad Bediüzzaman Hazretleri Demokrat Partiye destek vermiştir. Fakat …