SABAHADDİN BEYİN SU-İ TELAKKİ OLUNAN GÜZEL FİKRİNE CEVAP (*) (KÜRTLERE)

Hayat ittihaddadır. Benim gibi bir bedevînin fikri, fıtrat-ı asli­yeye daha yakın olduğu için muhakemesi de tabîî olduğundan, sun’îden daha mükemmel olacaktır. Şöyle ki:

Efrad mabeyninde muhabbet-i millî, zerrat mabeynindeki câzibe-i cüz’iyeleri gibi, bir muhassal teşkil ile, cihet-ül vahdetimiz olan usûl-ü merkeziyeyi intac edeceğinden ittihad ve muhabbet-i millî revabıtını tah­kîm eylemekle; zülâl-i medeniyet o mecarada seyelân ederek şu ana­sır-ı muhtelifeyi bir seviyeye getirdiğinden, âheng-i te­rakki hoş bir nağme ile ecnebîlerin sımah-ı hassasında tenînendaz edecektir.

Hem de her kavmin mâbihil-bekası olan âdât-ı milliye ve lîsan-ı kavmiyeye ve isti’dad-ı efkâra muvafık, hükumet teşebbüsata başla­malı…

Tâ ki makine-yi teraakkiyat-ı medeniyetin buharı hükmünde olan müsa­bakayı intac edecek bir hiss-i rekabet peyda olabilsin. Yoksa bu revabıt ve mecarayi fekk edecek adem-i merkeziyet fikri; veyahud onun ammızâdesi unsura mahsus siyasî kûlüpler –zaten merkezden nefret var– istibdad ciheti ile ve şiddet-i ihtilaf-ı unsur ve mezheb sebebiyle birden bire kuvve-i anilmerkeziyeye inkılab edece­ğinden, tevsî’-i mezuniyet ka­bına vahşetin galeyanıyla sığmayaca­ğından; Osmanlılık ve meşrutiyet per­desini birden feveran ile yırta­cak bir muhtariyete; Ve sonra istiklâliyete; ve sonra tavaif-i mülûk suretini giydiğinden hiss-i rekabet dâiyesiyle vahşetin ve adem-i mü­sâvâtın mahsulü olan fikr-i istilâ yardı­mıyla bir mücadele-i keşme­keş intac edeceğinden, öyle bir zenb-i azîm olur ki; hürriyetteki hasene-yi uzmaya menafi’-i umumî mizanıyla tar­tılsa muvazî, belki ağır gelecektir.

Seviye-i irfanı –bir mütemeddin devlet, Alman gibi libas-ı siya­seti– kâmet-i isti’dadımıza ya kısa veya uzun ola­caktır. Zîra seviye­miz bir de­ğildir. Tıbbın eski bir düsturudur ki; her illet, zıdd-ı tabia­tıyla tedavi olu­nur. Bi­naenaleyh, mizâc-ı ittihad-ı millete arız, semûm-u istibdad ile isti’dâd ve meyl-i iftirak marazı izale veya tev­kîf lâzım iken; adem-i merkeziyet fik­riyle veyahud onun kardeşi oğlu gayr-ı mahlût siyasî kulüp­ler sirayetine yardım ve önüne menfezler, kapılar aç­mak, muhalif-i kâide-i hikmet ve tıb olduğundan, bir dehâ-yı mücessemin ki; fatiha-yı za­feri istihsal, hasene-yi uzma-yı Hürri­yet ve ittihad-ı millî iken; böyle bir iftirakın zenb-i azîmiyle hâtime çekmek, onüç asır evvel ölmüş asabi­yet-i cahiliyeyi ihya ile fitneyi îkâz etmek; ve Asyânın mahall-i saaadetimiz olan sema-yı müstak­beldeki cinanı cehenneme döndürmek, hamiyet ve uluvv-u cenablarına yakıştıramıyorum. Onun te’vili güzel, fikren taakkul edebili­riz. Amma isti’dadımızla amelen tatbik edeme­yiz. Tatbikine çok za­man lâzım.

Biz ki, ekseriz, muvahhidiz. Tevhidle mü­kellef oldu­ğumuz gibi, ittihadı te’sis edecek muhabbet-i milliye ile de mu­vazzafız. Eğer unsur lâzım ise, unsur için bize İslâmiyet kâfidir.

(*) Kütübhane-i İçtihad sahibi Ahmed Ramiz’in neşrettiği “Nutuk-1” isimli eserden alınan bu nutuk, elyazma ve Hazret-i Üstad’ın tashihinden geçmiş bir nüsha ile karşılaştırılmştır.

 -Naşir-

Kontrol et

Siyasetten Uzak Durmak Düsturu

HAKİKİ NUR TALEBESİ HAKLI TARAFA DOST OLUR Üstad Bediüzzaman Hazretleri Demokrat Partiye destek vermiştir. Fakat …