MÜSTAKİM  HAKİKİ NUR CEMAATİNİN HİZMET ESASLARI VE DÜSTURLARI :

MÜSTAKİM  HAKİKİ NUR CEMAATİNİN HİZMET ESASLARI VE DÜSTURLARI :

1.. Nur Talebeleri, Kur’an, Sünnet ve Risale-i Nur’da yazılı Sarih, Kesin Düstur, Hüküm, Emir ve Esasları kabul eder ve bunlar üzerinde zaruri olarak  ittifak ederler. Bu açık hüküm ve esasları kabul etmeyen veya bunlara zıd hareket edenler ile hizmet birliği ve meşru ittifak mümkün olmaz.

2.. Nur Talebeleri Şeriatın Esaslarını Esas tutarlar ve teslimiyetle iman ederler.

3.. Dinin zaruriyatında, muhkematında yani değişmez Esasatında içtihad olamaz..! Onlara teslimiyet ve itaat şarttır.

4.. Nur Talebeleri, Şeriatın zahiri kaidelerine ve imanın hakikatlerine asla muhalefet etmezler.

5.. Nur Talebeleri, Kur’an’ın ve İslamiyetin Sarih Hükümlerini asla te’vile kalkışmazlar.

6.. Nur Talebeleri, Dinin / Şeriatın te’vil kaldırmaz bağlayıcı hüküm ve düsturlarına iman ile teslimiyet gösterirler.

** Bu yukarıdaki 6 madde bütün dindar cemaatlerdeki ehli hizmet için de aynen geçerli ve bağlayıcıdır. Bu esaslara riayet edilince, ehli iman arasında ittifak ve ittihad tesis edilir yani  “nokta-yı telâkî”  denilen “ortak buluşma noktası”  Şeriatın Muhkemat Esaslarıdır. Alem-i İslam’da sağlam bir İttihad-ı İslam da ancak  bu Esaslarda  ittifak ile temin edilebilir.**

Nur Talebelerini iman ve Kur’an’a hizmet ederken bağlayan ve Risale-i Nur’da mükerrer  hükümler ile sabitleşmiş diğer   Hizmet Esasları da şunlardır :

7.. Nur Talebeleri, sadece  “İhlas”  ile hizmet ederler. Yani hizmetin sebebi sırf Emr-i ilahî, neticesi  “Rıza-yı İlahî”  olduğunu düşünerek hareket ederler. İhlas, Risaledeki sarih hükümlere teslimiyeti iktiza eder ve o zaman yapılan hareket  “ibadet hakikatini”  kazanır.

8.. Nur Talebeleri, Risale-i Nur’a ve ondaki Sarih Hükümlere, Düsturlara bağlılık demek olan  “Sadakat”   ile “kitapta emredildiği gibi”  hizmet ederler.

9.. Nur Talebeleri, Din yolunda ve dine hizmet için azamî  “Fedakârlık”  gösterirler.  Yani lüzumunda din için mal, aile ve hayat gibi meşru haklardan vazgeçip feda ederler. Aynı zamanda dava arkadaşları arasında şahsî hukukta anlaşmazlık çıkarsa, hizmetin selâmeti için kendi hakkından vazgeçerler.  Keza din yolunda mahrumiyet ve maddî imkânsızlıklara veya din düşmanlarının zulümlerine maruz kalınca  sabr u sebat ederler.  Nurculukta bu mânâda azamî Fedakârlık bir Esastır.

10.. Nur Talebeleri, hizmet-i imaniyelerinde başlarına gelen her tür sıkıntı, musibet, eziyet ve hücumlara karşı, sarsılmaz bir  “Sebat ve Metanet”  ile mukabele ederler.

11.. Hizmet-i Nuriyede bulunan Kur’an Şakirdleri,  “kıyamete kadar değişmeyecek olan Meslek Düsturlarına ve Hizmet Esaslarına”  bağlı kalarak hareket ederler.

12.. Nur Mesleğinde, Hakikat ve Sünnet-i Seniyye ve Farzlara dikkat ve büyük günahlardan çekinmek, “Takva’yı muhafaza ve Bid’at’lardan uzak durmak”  Esastır.

13.. Nur Mesleğinde  “İman Kurtarma hizmeti”  en birinci vazife ve esastır. Ve bu hizmet hiç bir şeye vesile ve alet edilmez.

14.. Nur Talebeleri, Hizmet-i Kur’aniyede faaliyetlerini  “Ciddiyet ve Vakar”   içersinde yürütürler. Risale-i Nur okunan mekanlarda, medrese ve dershanelerde ciddiyet ve vakar dışında söz ve davranışlarda bulunulmaz !

15.. Risale-i Nur ile imana ve Kur’an’a hizmet ederken, kardeşleri ve sair ehl-i iman ile   “ihtilaf çıkarmamak, tesanüd ve ittifak etmek”   Esastır.

16.. Nur Talebeleri için  “israfı terketmek ve azami iktisad etmek”  bir düstur ve esastır.

17.. Risale-i Nur’un Haslar Dairesi ve Hakiki Şakirdleri – siyasileri ikaz etmeleri müstesna- bilfiil  “Siyasete ve siyasi mes’eleri müzakereye giremezler.” Parti ve siyasi makamlarda vatana hizmeti, diğer dindarlara bırakırlar.

Risale-i Nur şakirdleri dünya siyasetine ve cereyanlarına ve maddî mücadelelerine karışmıyorlar ve ehemmiyet vermiyorlar ve tenezzül etmiyorlar… Şualar – 271

Biz Risale-i Nur şakirdleri, Risale-i Nur’u değil dünya cereyanlarına, belki kâinata da âlet edemeyiz. Hem Kur’an bizi siyasetten şiddetle men’etmiş…. Şualar – 349

Risale-i Nur şakirdlerinin, mümkün olduğu kadar, siyasete ve idare işine ve hükûmetin icraatına karışmamak bir düstur-u esasîleridir. Çünki hâlisane hizmet-i Kur’aniye, onlara her şeye bedel kâfi geliyor…. Şualar – 362

18.. Risale-i Nur Talebeleri Üstad Bediüzzaman’ın   “istiğna düsturuna”   ittibaen, uhrevi ve dini hizmetin mukabilinde hiçbir şey talep etmezler. Sadaka, Hediye, Zekat gibi maddi ve manevi menfaatleri istemezler, talep etmezler.

19.. Nurcular, dahilde emniyet ve asayişi muhafazayı netice veren müsbet iman hizmeti içinde bütün sıkıntılara karşı, sabırla, şükürle ve müsbet hareket ederler.. manevi tahribata karşı manevi cihadı yürütürken siyasete, idareye, hükümete menfice ilişmezler. Hak ve hakikati medeni cesaretle ve tavizsiz tebliğ ve müdafaa etmekle beraber, fiili mübareze ve menfi hareketler terk edilip  “müsbet hareket etmek”   Nur Mesleğinde bir Esastır.

20.. Nur Talebeleri, Sözleri (Risale-i Nuru) kendi malı ve telifi gibi hissedip sahip çıkarlar ve hayatlarının en mühim vazifesi olarak sadece onun neşir ve hizmeti bilirler. “Risale-i Nuru neşir ve tebliğ”   bu hizmetin en mühim Esasıdır.  “Başka kitabların neşriyatı ve tedrisi”  ile ilgilenmezler.

21.. Nur Talebeleri siyasi tarafgirliğe ve hiç bir partiye giremez. Çünki her taifenin imana ihtiyacı var.  Dost ve düşmanı ayırmayıp, iman hizmetini yaparlar. Nur mesleğinde  “müminlerin uhuvveti- kardeşliği”   esastır. Nurcular, müslümanlar arasında tarafgirlik yapmazlar ve İslamiyete daima taraftarlık gösterirler.

22.. Nur Talebeleri, birbirlerine ve sair Ehl-i İmana asla  “adavet ve husumet”  (düşmanlık) hissi besleyemezler.

23.. Risale-i Nur’un Kur’andan aldığı dersin en birinci esası:  “Benlik, enaniyet, hodfüruşluğu terk etmek”   lüzumudur.  Bu esasa binaen, Hakiki Nur Talebeleri,  “şöhret, şan ve şeref, makam sevgisi, emsaline üstün olmak, dikkatleri kendine celbetmek, şahsi liderlik sevdası”  gibi kötü ahlakı terkederek, hak yolda gidenlerin arkasından giderler ve imamlık şerefini onlara bırakırlar.

24.. Nur Mesleğinde  “riya, şöhret ve insanların teveccühünden kaçmak”  temel bir düsturdur.

25.. Nur Talebelerinin,  dini ve uhrevi hizmetlerinde,   “rekabet, gıpta, hased ve kıskançlık gibi hissiyatları terketmeleri”  temel bir esastır.

26.. Maddi ve manevi makam sevgisi ve şöhret hırsı olan   “Hubb-u Cah hissini ve onun tezahürü olan tavır ve hareketleri”   hizmet-i diniyede terketmek, Nur Hizmetinde bir temel düsturdur.

27.. Risale-i Nur menfi ırkçılığı kat’iyyen kabul etmez. Nur hizmetinde menfi ırkçılığı  bırakmak,  “İslam Milliyetine”  dayanmak bir Esas Düsturdur.

28.. Nur Hizmetinde, Dar ve Has Daire tabir edilen, ve 3 vazifenin en birincisi olan İman Hizmetinin ve onun   “Has Daire Heyetinin varlığı”  sarih ve kat’i ve değiştirilemez bir Esastır.

29.. “Gaye-i hayal sahibi olmak”  Risale-i Nur’da bir Esastır. Hizmet Ehlinin, Risale-i Nuru neşretmek, imana ve Kur’ana halisen hizmet etmek, ideal sahibi bir dava adamı olarak Milletine hizmet etmek, Muhabbet ve Rıza-yı İlahiyi kazanmak, Marifetullahı kazanmak, ubudiyet, ahlaki kemalat ve takvada ilerlemek gibi ulvi gaye ve maksadları vardır.

30.. Nur Talebeleri, peder ve validelerine  ve akrabalarına, kâmil ve fazilet sahibi ağabey ve kardeşlerine, cemiyet içinde ilim ve takva sahibi zatlara, hizmet-i diniyede hâlisane çalışanlara samimi hürmet gösterirler.  “Hürmet /Saygı”,  aile, cemaat ve cemiyetin rabıtası ve ruhu hükmünde bir meziyet ve Esastır.

31.. Nur Hizmetinde bilhassa ehl-i hizmette ve Haslar Dairesinde,  “Keyfiyet”  sabit bir şart ve Esastır. Keyfiyet: İhlâs, sadakat, fedakârlık, sebat, iktisad ve kanaat, maddî menfaatlerden ve teveccüh-ü nasdan istiğna gibi yüksek meziyetlere sahib olmak mânâsında bir tabirdir. Nurcular, kemmiyete (sayı çokluğuna) ehemmiyet vermezler, Keyfiyeti  Esas alırlar.

32.. Nur Hizmetinde, görüşerek ve müzakere ile hizmeti ifa ve icra etmenin mukaddemesi manasında olan  “Meşveret, İstişare ve Şûrâ”  bir Esas ve Düsturdur.

33.. Risale-i Nur, Kur’an-ı Hakim’in bir mucizesi ve elmas tefsiri olmakla, Bediüzzaman Hz. dahi nazarları kendi şahsına değil, her fırsatta Risale-i Nur’a çevirmiştir. Nur Talebeleri de hizmet-i diniyede  “Risale-i Nur’u ve içindeki hizmet düsturlarını”  Esas Merci (üstad ve hoca) alırlar. İnsanların nazarlarını şahıslarına, ferdlere ve şahsi merciiyete  değil, Nurlara çevirirler… Risale-i Nur’a teslimiyet göstererek ona kanaat ederler.

34.. Nur Hizmetinde  “şahısları merci ve mürşid yapmak”  yoktur, tahkik mesleğinin lâzımı olarak hakaik-ı Kur’aniyeyi câmi’ olan Risale-i Nur Külliyatı esas alınır ve ondaki  düsturlara tâbî olunur. Bu asrın ehemmiyetli ve mânevî ve ilmî bir mürşidi olan Risalet-in Nur’u anlamak için Hoca’ya ihtiyaç yoktur. Risale-i Nur’un hocası yine Risale-i Nur’dur. Risale-i Nur mesleğinde taklid değil tahkik esastır ve akılları ta’lim, kalbleri irşad ve tenvir eden  “Hakaik-i Kur’aniye”,  asıl mürşid ve mercidir.

35.. Risale-i Nur’da,  “Âli Beyt’e hürmet ve muhabbetin”  lüzumunu ifade eden  sarih beyanların hükmü muhkemdir ve bu muhabbet ve hürmet Nurculukta bir esastır.

36.. Risale-i Nur mesleğinde ve hizmet hayatında “dar daire” ve “haslar dairesi” tabir edilen birinci iman hizmeti dairesinde hizmet edenlerin varlığı muhafaza edilip devam etmesi, değişmez bir  Esastır. Risale-i Nurda iman, şeri’at, hayat tabir edilen üç vazifeden birinci iman hizmetini esas alanlar, medreseler bünyesinde ve irtibatında  “Haslar Dairesini”   teşkil ederler. Risale-i Nur eserlerinde haslar dairesinin varlığını ifade eden ve  “erkânlar, vârisler, nâşirler, sâhipler ve has talebeler”  gibi tabirlerle nazara verilen bu daire, Kıyamete kadar,  birinci iman hizmetine devam edecek olmaları inkıta ve tebdil edilemez bir Esastır.

37..  Risale-i Nur’daki pekçok beyan ve tavsiyeler, Risale-i Nurla Kur’an ve iman hizmetine   “hayatını vakfetmek”  fedakârlığı, kıyamete kadar devam etmesi gereken ve Bediüzzamanın Hazretlerinin vasiyetnameleriyle de te’yid edilen değişmez bir esastır.  Bu değişmez esası tam yerine getiremeyen talebeler, hayatını hizmete vakfeden İslâm  Fedailerine, tam bir muavenet, tesanüd ve teşvik ile bu fazilete ortak olup manevî şirkete dâhil  olurlar.

38.. Hizmet-i Nuriyede, “Medreselerin varlığı”  esas olup dershane hizmeti ve tarzı değişmez ve  kıyamete kadar devam eder. Bu dershanelerde münhasıran  Risale-i Nur eserlerinin okunması, iman hizmetine ait olan bu medreselerin varlığı ve kıyamete kadar değişmez bir esas olduğu Külliyatta sarihtir.

Haslar Dairesi” ve “Vakf-ı Hayat” esaslarına da bakılırsa, bu “Dershane Hizmetleri” esası, daha kuvvet ve vüzuh kazanacağı gibi, bir asra yaklaşan  teamül de Nurculuk Hareketinin  “medreselere”  istinad ettiğini gösterir.

39.. Risale-i Nur’daki sarih ifade ve beyanlar,  “Kur’ân Yazısı”  hem bir şeair, hem bu milletin ve âlem-i İslâmın müşterek esas yazısı olduğunu ifade eder.  Bu yazıyı öğrenmek ve muhafaza etmek, Risale-i Nur Talebelerinin bir vazifesidir.

40.. «Risale-i Nur’un mesleği ise, vazifesini yapar, Cenab-ı Hakkın vazifesine karışmaz. Vazifesi tebliğdir kabul ettirmek, Cenab-ı Hakkın vazifesidir.» (Kastamonu-259) gibi pek çok beyanlardan açıkça ve kat’iyetle anlaşılıyor ki, emir ve tavsiye edilenleri, emredildiği için ve emredildiği gibi ve bir ibadet anlayışıyla yapmaya çalışarak neticeleri Allahın hikmetine bırakıp düşünmemek  yani  “Allah’ın vazifesine karışmamak“, Nur Hizmetinde bir esas ve düsturdur.

Bu 40 maddedeki Esas ve Düsturlar, Risale-i Nur Külliyatında  “yüzlerce sarih cümle ve beyanlarla”  delilli ve teyidlidir.

Bediüzzaman Hz.’nin  4 Merhum  Talebesinin (Said Özdemir, Ahmet Aytimur, Abdülkadir Badıllı, Rüştü Tafral Rh.A. ecmain)  teşvik ve gayretiyle 1997’de hazırlanan  ESASAT-I NURİYE  eserinde bu hizmet düsturları tam geniş haliyle izah ve beyan edilmiştir.

Esasat i Nuriye kitabının özetidir.

Nur Talebelerinin tamamı Risale-i Nur’daki  bu düsturları kabul edip sadakat ile teslim oldukları zaman İttihad-ı Nur tesis edilmiş olur ve o zaman  binlerce grup da olsa, dünyanın 200 ülkesinde de olsalar TEK BİR NUR CEMAATİ var demektir…

ESASAT-I NURİYE

İTTİHAD YAYINCILIK

www.ittihad.com.tr

www.ittihadyayincilik.com.tr

Kontrol et

Umum Nur Talebelerine Bir Ders

Üstad Bediüzzaman, vefatından evvel en son Ankara’ya geldiğinde kaldığı otel odasında Zübeyir Gündüzalp, Mustafa Sungur, …