Dinimizin bağlayıcı olan temel kitablarında, Kur’anî hükümleri meriyetten kaldıran manadaki lâikliğin din ile bağdaşabileceğini yazmaz ve cevaz vermezler.
Mesela Hak Dini Kur’an Dili tefsirin 126. sahifesinde şu bilgi veriliyor: “her kanun-ı hak bir vaz’-ı ilâhî olduğundan müstakimdirler. Vaz’-ı beşerî olan kanunlar ne ilim, ne din hiç biri olamazlar, bunlar ilim nokta-i nazarından batıl, din nokta-i nazarından şer teşkil ederler ve gayr-i müstakimdirler.”
Yeni anayasanın 38.maddesinin 4. bendinde de, lâikliği, demokrasi ve cumhuriyetle eşit tutup, millî irade ile dahi değişemeyeceğini tesbit ediyor.
Yani lâikliğe aykırı tüzüğü bulunan bir partinin kurulması bu maddede yasaklanıyor ve dolayısiyle de milletin büyük çoğunluğunun lâikliği istememesi halinde bu isteğini parti yoluyla tahakkuk ettirmesinin yolu kapatılıyor. Bunun neticesi olarak da halk hakimiyetini esas alan ve aynı maddede değişmezlik vasfı ile kaydedilen Cumhuriyetle bu madde tezad teşkil ediyor. Bu tezadın önlenmesi için birkaç çare vardır. Şöyle ki:
1- Ya anti-lâik partinin kurulması yasaklanmamalıdır. Çünkü lâiklik, demokrasi ve Cumhuriyet için şart değildir. Dinimizde herkes dindar veya dinsiz kalmakta serbesttir.
Ancak anarşistlik manasında olan mürtedlik, hiçbir hürriyet rejiminde serbest değildir ve olamaz. Çünkü irtidad, yani müslümanlıktan dönmek, hiçbir hak ve hukuka riayet etmeyen mütecaviz yolda yürüyor.
2- Veya laiklik hakkında millî iradeye müracaatla referanduma gidilmeli.
3- Veya lâiklik resmiyetten ve anayasadan kaldırılıp sivil sahada bırakılmalı ve şahıslar lâik veya ant-i lâik olmada serbest olur. Siyaset sahasında da lâiklik engeli olmadan kurulan partilerin serbest seçimle millî iradenin tercihine bırakılmalı.
4- Asırlardan beri millî vicdanda yerleşmiş olan ve ecdadımızın uğrunda canlarını feda ettikleri Din ile Lâikliğin çatışmaz bir tarifi getirilmeli.
Yani lâikliğin, Kur’anî hükümleri yasaklayamayan, yani laiklik sadece din ile devlet işlerinin ayrılmasiyle resmiyette dini, diyanet teşkilatı idare ederken, devleti de İslâm hukuku ile meclisin idare etmesi diye açık ve kesin bir tarifi yapılmalı. .
Basınla alakalı olan 29. maddede, millî ahlâkı bozarak anarşiye yol açan gazete, mecmua, radyo, televizyon ve internet gibi neşir organları, müstehceniyeti yaymada ve millî ahlakı bozmada serbest bırakılmayıp, açık ve net ifadelerle getirilecek kanunlarla önlenmesini şart koşmalı.
Yeni anayasanın 45. maddesinde kaydedilen, öğretim ve eğitimde de kıyafetler, millî geleneklere aykırı olarak haya hissinin gelişmesini engelliyen ve anarşiye yol açan tarzda olmamalı. Manevi değerlere saygı duyan hisler, ancak küçüklük deresinde geliştiğinden, Bu kıyafet hususu, milletimizin geleceğini cidden alakalandırır.
Milletvekillerinin yemin etmeleri hakkındaki anayasanın 58. maddesi, ideolojik olup vicdan hürriyetine muhaliftir.