Komitelerin İçyüzü

KOMİTELERİN İÇYÜZÜ

İfsad komitesinin mahiyeti hakkında ten­vir edici şu gelecek beyanlarda, geniş manada faaliyet gösteren masonluk komünistlik cereyanı kasd edildiği anla­şılı­yor. Üstad Hazretlerinin 1950 sonrası yazdığı II. Emirdağ Lahikasında gizli komiteleri nazara vermiştir. Şöyle ki:
“Şimdi Kur’an, İslâmiyet ve bu vatan zararına üç cereyan var:

Birincisi:
Komünist, dinsizlik cereyanı. Bu cere­yan yüzde otuz-kırk adama zarar verebilir.
İkincisi: Eskiden beri müstemlekâtların, Türk­lerle alâkalarını kesmek için, Türkiye daire­sinde din­sizliği neş­retmek için; ifsad komitesi namında bir ko­mite. Bu da yüzde on-yirmi adamı bozabilir.
Üçüncüsü: Garblılaşmak ve Hristiyan­lara benze­mek ve bir nevi Purutluk mezhebini İslâmlar içinde yerleştir­meye çalışan ve dinde his­sesi olmayan bir kı­sım siyasîler heyetidir. Bu cere­yan yüzde belki binde birisini, Kur’an ve İslâmiyet aleyhine çevirebilir.” (Emirdağ Lâhikası-II sh:208)
Üstad Bediüzzaman Hazretleri dinsizlere ilişilmemesi gizli komitelerin açığa çıkarılmaması (şimdi ergenekon ismiyle anılan gizli ve karma komiteye ilişilmesi faal-i hayırdır) mütemadiyen dindarlardan bahsedilmesi ve gündemde tutulması ve vatan ve millete zararlı gibi takdim edilmeleri üzerine bu mektubu yazmıştır:
«Dinsizlik veya komünistlik veya anar­şistlik veya pek eski ifsad komitecilik veya menfî Turancı­lık gibi si­yaseti­nize muhalif cem’i­yetlerine ilişmiyordunuz?
Neden hiçbir siyasetle alâkaları ol­mayan ve yalnız iman ve Kur’an cadde-i kübrasında giden ve kendile­rini ve vatandaşlarını idam-ı ebedî­den ve haps-i mün­ferid­den kurtarmak için Kur’anın hakikî tefsiri olan Risale-i Nur gibi gayet hak ve ha­kikat bir eseri oku­yanlara ve hiçbir siyasî cem’iyetle münasebeti olma­yan o hâlis dindarların birbiriyle uh­revî dostluk ve uhuv­vetlerine cem’iyet namı verip ilişmişsiniz. Onları pek acib bir ka­nunla mahkûm et­tiniz ve etmek istedi­niz.” dedikleri za­man ne cevab vereceksiniz?
Biz de siz­ler­den soru­yoruz. Ve sizi iğ­fal eden ve adliyeyi şa­şırtan ve hü­kûmeti bi­zimle, vatana ve millete zararlı bir su­rette meşgul eyle­yen muarızlarımız olan zın­dıklar ve müna­fıklar,
• istib­dad-ı mutlaka “cumhu­riyet” namı vermekle,
• irtidad-ı mut­lakı rejim altına almakla
• sefahet-i mut­laka “me­deniyet” ismini vermekle,
• cebr-i keyfî-i küfrîye “ka­nun” ismini takmakla
hem sizi iğfal, hem hükûmeti işgal, hem bizi perişan ederek, hâ­kimiyet-i İslâmiyeye ve millete ve vatana ecnebi hesabına dar­beler vuruyor­lar.» (Şualar sh:286)
Bu memleketin selameti için bu komitelerin üzerine gidilmesi ve dağıtılması şarttır. Maalesef demokratlar devrinden beri bu komitelerin üzerine gidilememiştir. Bu komite veya komiteler dağıtılmadığı için, milletin reyleriyle iktidara gelenleri her seferinde devirmişler, hatta bir kısmını idam etmişlerdir.
Üstad Bediüzzaman Hazretleri bu komitenin veya aynı maksada hizmet eden komitelerin dağıtılmasını şart koşmuştur. Şöyle ki:
" Nifak perdesi altında, risalet-i Ahmediyeyi (A.S.M.) inkâr edecek Süfyan namında müdhiş bir şahıs, ehl-i nifakın başına geçecek, şeriat-ı İslâmiyenin tahribine çalışacaktır.
Ona karşı Âl-i Beyt-i Nebevînin silsile-i nuranîsine bağlanan, ehl-i velayet ve ehl-i kemalin başına geçecek Âl-i Beytten Muhammed Mehdi isminde bir zât-ı nuranî, o Süfyan’ın şahs-ı manevîsi olan cereyan-ı münafıkaneyi öldürüp dağıtacaktır." (Mektubat sh: 56)
" Hazret-i Mehdi’nin cem’iyet-i nuraniyesi, Süfyan komitesinin tahribatçı rejim-i bid’akâranesini tamir edecek, Sünnet-i Seniyeyi ihya edecek; yani âlem-i İslâmiyette risalet-i Ahmediyeyi (A.S.M.) inkâr niyetiyle şeriat-ı Ahmediyeyi (A.S.M.) tahribe çalışan Süfyan komitesi, Hazret-i Mehdi cem’iyetinin mu’cizekâr manevî kılıncıyla öldürülecek ve dağıtılacak." (Mektubat sh: 441)
Bu komitenin dağıtılmasında İsevi Hrıstiyanların da desteği olacağını da şöyle bildirir:

"Dinsizlik cereyanına karşı ayrı ayrı iken mağlub olan İsevîlik ve İslâmiyet ittihad neticesinde, dinsizlik cereyanına galebe edip dağıtacak." (Mektubat sh: 56)


İfsad komitesinin mahiyeti hakkında ten­vir edici şu gelecek beyanlarda daha çok ma­son cereyanı kasd edildiği anla­şılı­yor. Üstad Hazretlerinin 1950 sonrası yazdığı II. Emirdağ Lahikasında gizli komiteleri nazara vermiştir. Şöyle ki:

“Şimdi Kur’an, İslâmiyet ve bu vatan zararına üç cereyan var:

Birincisi: Komünist, dinsizlik cereyanı. Bu cere­yan yüzde otuz-kırk adama zarar verebilir.

İkincisi: Eskiden beri müstemlekâtların, Türk­lerle alâkalarını kesmek için, Türkiye daire­sinde din­sizliği neş­retmek için; ifsad komitesi namında bir ko­mite. Bu da yüzde on-yirmi adamı bozabilir.

Üçüncüsü: Garblılaşmak ve Hristiyan­lara benze­mek ve bir nevi Purutluk mezhebini İslâmlar içinde yerleştir­meye çalışan ve dinde his­sesi olmayan bir kı­sım siyasîler heyetidir. Bu cere­yan yüzde belki binde birisini, Kur’an ve İslâmiyet aleyhine çevirebilir.” (Emirdağ Lâhikası-II sh:208)

Üstad Bediüzzaman Hazretleri dinsizlere ilişilmemesi ve mütemadiyen dindarlardan bahsedilmesi ve gündemde tutulması ve vatan ve millete zararlı gibi takdim edilmeleri üzerine bu mektubu yazmıştır:

«Dinsizlik veya komünistlik veya anar­şistlik veya pek eski ifsad komitecilik veya menfî Turancı­lık gibi si­yaseti­nize muhalif cem’i­yetlerine ilişmiyordunuz?

Neden hiçbir siyasetle alâkaları ol­mayan ve yalnız iman ve Kur’an cadde-i kübrasında giden ve kendile­rini ve vatandaşlarını idam-ı ebedî­den ve haps-i mün­ferid­den kurtarmak için Kur’anın hakikî tefsiri olan Risale-i Nur gibi gayet hak ve ha­kikat bir eseri oku­yanlara ve hiçbir siyasî cem’iyetle münasebeti olma­yan o hâlis dindarların birbiriyle uh­revî dostluk ve uhuv­vetlerine cem’iyet namı verip ilişmişsiniz. Onları pek acib bir ka­nunla mahkûm et­tiniz ve etmek istedi­niz.” dedikleri za­man ne cevab vereceksiniz?

Biz de siz­ler­den soru­yoruz. Ve sizi iğ­fal eden ve adliyeyi şa­şırtan ve hü­kûmeti bi­zimle, vatana ve millete zararlı bir su­rette meşgul eyle­yen muarızlarımız olan zın­dıklar ve müna­fıklar,

• istib­dad-ı mutlaka “cumhu­riyet” namı vermekle,

• irtidad-ı mut­lakı rejim altına almakla

• sefahet-i mut­laka “me­deniyet” ismini vermekle,

• cebr-i keyfî-i küfrîye “ka­nun” ismini takmakla hem sizi iğfal, hem hükûmeti işgal, hem bizi perişan ederek, hâ­kimiyet-i İslâmiyeye ve millete ve vatana ecnebi hesabına dar­beler vuruyor­lar.» (Şualar sh:286)

1943-1944 senelerinde Denizli Mahkemesinde yaptığı müdafada bu vatanda hakim olan dinsizlik komitelerine dikkat çeker:

«Efendiler! Otuz-kırk seneden beri ecnebi hesa­bına ve küfür ve ilhad namına bu milleti ifsad ve bu vatanı parçalamak fikriyle, Kur’an hakikatına ve iman hakikatlarına her vesile ile hü­cum eden ve çok şekillere giren bir gizli ifsad ko­mitesine karşı, bu mes’elemizde kendilerine perde yaptıkları insafsız ve dikkatsiz memurlara ve bu mahkemeyi şaşırtan onla­rın Müslüman kis­vesindeki propagandacı­larına hitaben, fakat sizin huzurunuzda zâ­hiren sizin ile bir­kaç söz ko­nuşacağıma müsaade ediniz.

(Fakat ikinci gün beraet kararı, o dehşetli konuş­mayı geriye bıraktı.)» (Şualar sh:288p.son)

Evet «Nurcularda hakikî, hâlis, sırf rıza-yı İlahî için ve müsbet ve uhrevî fedailer var ki;

ma­son ve komünist ve ifsad ve zendeka ve ilhad ve Taşnak gibi dehşetli komiteler

o Nurculara çare bulamayıp hükûmeti, adliyeyi aldatarak las­tikli kanunlar ile on­ları kırmak ve dağıtmak isti­yorlar. İnşâallah bir halt edemezler. Belki Nur’un ve imanın fedailerini ço­ğaltmağa sebebiyet verecekler.” (Şualar sh:521)

«Altmışbeş sene evvel bir vali bana bir ga­zete okudu. Bir dinsiz müstemlekât nâzırı Kur’anı elinde tu­tup konfe­rans vermiş. Demiş ki: “Bu, İs­lâmların elinde kaldıkça, biz onlara hakikî hâkim olama­yız, tahakkümümüz altında tu­tamayız. Ya Kur’anı su­kut ettirmeliyiz veya­hut Müslümanları ondan so­ğutmalıyız.”

İşte bu iki fikirle, dehşetli ifsad komitesi bu bî­çare, fedakâr, masum, hamiyetkâr millete za­rar ver­meye ça­lışmışlar.» (Emirdağ Lâhikası-II sh:223)

«Âlem-i İslâm’da çok müstemlekâtı bulunan bir devlet (İngiliz) bu Anadolu haricindeki Müs­lüman­lara yalnız kendi menfaatı için bir derece dinlerine ilişmi­yor, ilişemiyor diye o devletin haric İslâmlara tatbik ettiği siyasete bü­tün bütün mu­halif bir siyaseti takib ettiği, bu memlekette faali­yette bulunan propa­ganda­sına kapılıp o cereyana ta­raftarlıkla Risale-i Nur’un safvet ve hâlisiyetine zarar verdiğinden o si­yasî şa­kirdlere dedim:

O devlet (İngiliz) bu memleketteki hükû­mete müstemlekâtındaki müslümanlar ısınmamak ve ilti­hak etmemek için eskiden beri bu vatanda dinsiz­liği tervic etmiş. Şimdiki ilhad da onun ifsad ko­mite­sinin eseridir.» (Siyaset Neşriyat Bro­şürü sh:118)

Kontrol et

Siyasetten Uzak Durmak Düsturu

HAKİKİ NUR TALEBESİ HAKLI TARAFA DOST OLUR Üstad Bediüzzaman Hazretleri Demokrat Partiye destek vermiştir. Fakat …