İftira Hakkında Bir Mektup

YİRMİ İKİNCİ MEKTUBUN HÂTİMESİNDEKİ BAHSE BİR ZEYLDİR (Gayr-ı Münteşir)

اَيُحِبُّ اَحَدُكُمْ اَنْ يَأْكُلَ لَحْمَ اَخِيهِ مَيْتًا

Gıybet şu âyetin kat’î hükmüyle nazar-ı Kur’ân’­da gayet menfur ve ehl-i gıybet, gayet fena ve al­çaktırlar. Gıybetin en fena ve en şenîi ve en zâli­mâne kısmı, kazf-i muhsanât nev’idir. Yani, gö­züyle görmüş dört şahidi gösteremeyen bir insan, bir erkek veya kadın hakkında zinâ isnat etmek, en şenî bir günah-ı kebâir ve en zâlimâne bir ci­nayettir, hayat-ı içtimâiye-i ehl-i imanı zehirlendi­rir bir hıyanettir, mesut bir ailenin hayatını mah­veden bir gadirdir.

Evet, Sûre-i Nur bu hakikati o kadar şiddetle göstermiş ki, vicdan sahibini titre­tiyor ve tüylerini ürperttiriyor.


لَوْلآ اِذْ سَمِعْتُمُوهُ قُلْتُمْ مَا يَكُونُ لَنَآ اَنْ تَكَلَّمَ بِهَذَا سُبْحَانَكَ هَذَا بُهْتَانٌ عَظِيم

şiddetle ferman ediyor ve diyor ki:

Gözüyle gör­müş dört şahidi gösteremeyen, merdûdü’ş-şeha­dettir; ebedî şehadetlerini kabul etmeyiniz. Çünkü yalancıdırlar.

Acaba böyle kazfe cesaret eden hangi adam var ki, gözüyle görmüş dört şa­hidi gösterebilir? Kur’ân-ı Hakîm bu şartı koştur­makla, “Böyle şeylerde şakk-ı şefe etmeyiniz, bu kapıyı kapayınız demektir.” يُحِبُّونَ أَنْ تَشِيعَ الْفَاحِشَةُ tehdidiyle, öyleleri münafık gibi ehl-i imanın ha­yat-ı içtimâiyelerini böyle işâalarla ifsad ediyorlar, ifade ediyor.

Ve bilhassa böyle gıybet ehl-i namus ve ehl-i haysiyet hakkında olsa ve bilhassa ehl-i ilim hakkında olsa ve bilhassa akıldan hariç bir tarzda olsa…

Meselâ, namuslu bir zat, kendi gayet yakışıklı, her cihetle mükemmel ve ailesine ke­mâl-i itimadı olduğu halde, hiçbir cihetle ona mukabil gelemeyen ve onun hizmetkârı hük­münde ve ona nispeten çirkince bir insan ve dün­yada onların içtimâını hiçbir fıtrat ve vicdan kabul etmediği bir surette, o biçare ailesini o suretle gıybet etmek, bu nevi gıybetin en şenîidir.

Böyle eşna’ gıybetin sebebi, olsa olsa, insanın dest-i ih­tiyarında olmayan bir muhabbet vasıtasıyla, yine kadınların kıskançlığından ve habbeyi kubbe gö­rüp ve kendi iffetini göstermekle başkasını itham etmek nev’inden bu nevi şayialar meydan alıyor­lar. Bu işâadan tevbe etsinler; yoksa kahr-ı İlâhî gelmesi kaviyen memuldür. Öyle iftira edenler, böyle iftiraya maruz kalacakları, cezâ-yı amelleri olmak ihtimalini düşünsünler! Said Nursî"

(Gayr- Münteşir, Barla Lahikası )

Kontrol et

Siyasetten Uzak Durmak Düsturu

HAKİKİ NUR TALEBESİ HAKLI TARAFA DOST OLUR Üstad Bediüzzaman Hazretleri Demokrat Partiye destek vermiştir. Fakat …