HALKÇILAR (CHP)
Bediüzzaman Hazretlerinin 1950 yılından sonraki siyasi hayatı tarif eden mektubu, bugünlere, hatta gelecek zamanlara da ışık tutar mahiyettedir.
Esasen kökleri daha önceleri de var olan ve İkinci Meşrutiyette fırkalaşan ve tek parti devrinde inkitaa uğrayan siyasi hareket, kısmî de olsa Ahrarlar yani Demokratlar devrinde yine aynı düşünceler etrafında toplanmıştı.
Demokrat düşünce sahipleri olan dindar ahrarlar kendilerine karşı olan Halkçılar ve Irkçılara karşı mücadelelerini bu gün de farklı isimler altında devam ettirmektedirler.
Üstad Bediüzzaman bu çok partili devre denilen devrenin tarifini yapmış ve bu partilerin dayandıkları noktaları nazara vermiştir.
Malumdur ki, bu âlemde iyiler de kötüler de; iyilikler de kötülükler de derecelidir. Yani iyinin daha iyisi, kötünün daha kötüsü vardır. İyi ve kötü değerlendirmeleri bu nisbiyete göre yapılır. İşte bu ölçünün tatbikî bir örneği “ehvenüşşer” kaidesi, bu tercihin sebepleri olarak deniliyor ki:
«Üstadımızdan, niçin Demokrat Partiyi muhafazaya çalıştığını sorduk.
Cevaben: “Eğer Demokrat Parti düşse, ya Halk Partisi veya Millet Partisi iktidara gelecek. Halbuki,
Halk Partisi İttihatçıların bozuk kısmının cinayetleri ve hem Cumhuriyetin Birinci Reisinin Sevr Muahedesiyle ve çok siyasî desiselerin icbariyle on beş senede yaptığı icraatının kısm-ı âzamı tamamıyla eski Partiye yüklendiği için, bu asil, Türk milleti ihtiyarıyla o Partiyi kat’iyen iktidara getirmeyecek.
Çünkü; Halk Partisi iktidara gelecek olursa, Komünist kuvveti aynı partinin altında bu vatana hâkim olacaktır.
Halbuki, bir Müslüman kat’iyen Komünist olamaz, Anarşist olur. Bir Müslüman hiçbir zaman Ecnebîlerle mukayese edilemez.
İşte bunun için, hayat-ı içtimaiye ve vatanımıza dehşetli bir tehlike teşkil eden bu Partinin iktidara gelmemesi için, Demokrat Parti’yi, Kur’ân ve Vatan ve İslâmiyet namına muhafazaya çalışıyorum” dedi.» (Emirdağ Lahikası-II sh: 206)
Yaklaşık elli sene önce yazılan bu mektup halen tazeliğini korumaktadır. Zaman zaman parti isimleri değişse de ana gövde hep aynıdır. Bu dersi alan Nur Talebeleri Halk Partisinin iktidara gelmesini engellemek için demokratlığı esas alan hürriyetçi ve istibdada karşı olan partileri mezkur ehvenüşşer kaidesiyle desteklemişlerdir. Demokrat Parti 27 Mayıs ihtilalinden sonra kapatıldığı için aynı fikirleri muhafaza eden Adalet Parti desteklenmiştir. Demek isim önemli değildir. Şimdi de Üstadın ehvenüşşer kaidesiyle desteklediği “Dindar Demokrat” siyasi hareket hangisi ortadadır.
HALK PARTİSİNİN MEMUR SALTANATI
Geçtiğimiz asrın ilk çeyreği çalkantılarla geçmiş, ikinci çeyreği de Halk Partisinin tek parti idaresinde geçmiştir. Fakat bu devrede hakim olan Halk Partisi iktidarında Türklerin hayatlarında çok büyük değişiklikler olmuş, Türklerin bin yıllık hayatları değiştirilmeye çalışılmıştır. İşte bu devrede hakim olan Halk Partisi hakkında Bediüzzaman Hazretleri der ki:
Halk Partisi ise: Hakikaten acip ve zevkli bir rüşvet-i umumîyi kanunlar perdesinde bazı memurlara verdikleri için, yirmi sekiz senelik bütün cinâyatıyla başkaların cinâyâtı ve İttihatçıların ve Mason kısmının seyyiatları da o partiye yükletildiği halde, Demokratlara bir cihette galip hükmündedirler.
Çünkü ubudiyetin noksaniyetiyle enaniyet kuvvet bulur, nemrutçuluklar çoğalır. Bu benlik zamanında, memuriyet hakikatta bir hizmetkârlık olduğu halde, bir hâkimiyet, bir ağalık, bir nemrutçulukla nefse gayet zevkli bir hâkimiyet mertebesini bir kısım memurlara rüşvet olarak verdiği için, bütün o acip cinayetlerle ve kendinden olmayan ceridelerin neşriyatıyla beraber bana yapılan muamelelerinden hissettim ki, bir cihette mânen Demokratlara galip geliyorlar.
Halbuki, İslâmiyetin bir kanun-u esasîsi olan, hadis-i şerifte yani,
سَيِّدُ الْقَوْمِ خَادِمُهُمْ
“Memuriyet, Emirlik ise, reislik değil, millete bir hizmetkârlıktır.”
Demokratlık, hürriyet-i vicdan, İslâmiyetin bu Kanun-u Esasîsine dayanabilir. Çünkü kuvvet kanunda olmazsa şahsa geçer. İstibdad, mutlak keyfî olur.» (Emirdağ Lahikası-II sh: 164)
Bediüzzaman Hazretleri, kanunlar perde yapılarak bir zorbalık devri yapılabileceğine dikkat çekmektedir. Buna karşı da millete hizmetkarlığı esas yapmak gerektiği anlatılır.
HALKÇILARIN DİNE MUHALİF KISMINA KARŞI ÇARE
Bu memlekete bir asra yakın hakim olan Halkçı zihniyete karşı, siyasi sahada rakip olan Demokrat hareketin dayanabileceği istinad noktalarını nazara veren Bediüzzaman Hazretleri der ki:
«Şimdi milletin arzusuyla şeâir-i İslâmiyenin serbestiyetine vesile olan Demokratlar, hem mevkilerini muhafaza, hem vatan ve milletini memnun etmek çâre-i yegânesi, ittihad-ı İslâm cereyanını kendine nokta-i istinad yapmaktır.
Eski zamanda İngiliz, Fransız, Amerika siyasetleri ve menfaatleri buna muarız olmakla mâni olurdular. Şimdi menfaatleri ve siyasetleri buna muarız değil, belki muhtaçtırlar. Çünkü Komünistlik, Masonluk, Zındıklık, Dinsizlik, doğrudan doğruya Anarşistliği intaç ediyor.
Ve bu dehşetli tahrip edicilere karşı ancak ve ancak Hakikat-ı Kur’âniye etrafında ittihad-ı İslâm dayanabilir. Ve beşeri bu tehlikeden kurtarmaya vesile olduğu gibi, bu vatanı istilâ-yı ecanipten ve bu milleti anarşilikten kurtaracak yalnız odur.
Ve bu hakikate binaen, Demokratlar bütün kuvvetleriyle bu hakikate istinad edip Komünist ve Masonluk cereyanına karşı vaziyet almaları zarurîdir.
Bir ezan-ı Muhammedînin (a.s.m.) serbestiyetiyle kendi kuvvetlerinden yirmi defa ziyade kuvvet kazandılar. Milleti kendilerine ısındırdılar, minnettar ettiler. Hem mânen eski İttihad-ı Muhammedîden (a.s.m.) olan yüz binler Nurcularla, eski zaman gibi Farmason ve İttihatçıların Mason kısmına karşı ittifakları gibi, şimdi de aynen İttihad-ı İslâmdan olan Nurcular büyük bir yekün teşkil eder. Demokratlara bir nokta-i istinaddır.
Fakat Demokrata karşı eski Partinin müfrit ve Mason veya Komünist mânâsını taşıyan kısmı, iki müthiş darbeyi Demokratlara vurmaya hazırlanıyorlar.
Eskiden nasıl Ahrarlar iki defa başa geçtiği halde, az bir zamanda onları devirdiler. Onların müttefiki olan İttihad-ı Muhammedî (a.s.m.) efradının çoklarını astılar. Ve “Ahrar” denilen Demokratları kendilerinden daha dinsiz göstermeye çalıştılar.
Aynen öyle de, şimdi bir kısmı dindarlık perdesine girip Demokratları Din aleyhine sevk etmek veya kendileri gibi tahribata sevk etmek istedikleri kat’iyen tebeyyün ediyor. Hattâ ulemânın resmî bir kısmını kendilerine alıp Demokratlara karşı sevk etmek ve Demokratın tarafında, onlara mukabil gelecek Nurcuları ezmek, tâ Nurcular vasıtasıyla ulemâ, Demokrata iltica etmesinler. Çünkü Nurcular hangi tarafa meyletseler ulemâ dahi taraftar olur. Çünkü onlardan daha kuvvetli bir cereyan yok ki, ona girsinler.
İşte madem hakikat budur, yirmi beş seneden beri ehl-i ilmi, ehl-i tarikatı ezen, ya kendilerine dalkavukluğa mecbur eden eski partinin müfrit ve mason ve komünist kısmı bu noktadan istifade edip Demokratları devirmemek için, Demokratlar mecburdurlar ki
hem Nurcuları,
hem Ulemâyı,
hem Milleti
memnun ve minnettar etmek, hem Amerika ve müttefiklerinin yardımlarını kaybetmemek için bütün kuvvetleriyle Ezan meselesi gibi şeâir-i İslâmiyeyi ihyâ için mümkün oldukça tamire çalışmaları lâzım ve elzemdir.
Maatteessüf, bazı müfrit ve Mason ve Komünistler, Demokrat aleyhinde olduğu halde kendini Demokrat gösteriyorlar ki, Demokratları tahribata sevk etsin ve Din aleyhinde göstersin, onları devirsin.» (Emirdağ Lahikası-II sh: 24)
Bediüzzaman Hazretlerinin bu vatan için, en büyük tehlike olarak gördüğü Halkçıların iktidara gelmemesi hakkında beyanların bir kısmını buraya aldık. Risale-i Nur Külliyatında daha çok bahisler vardır. Bilhassa millet ekseriyatının seçimiyle iktidara gelen hürriyetçi siyasilerin bu dersleri nazara alması elzemdir…