HALK PARTİSİ (CHP) NE YAPMALI ?
1923’den bu yana memlekette hâkim olan Halk Partisi hakkında çok şeyler yazıldı. Fakat bu parti hakkında en önemli tespitleri, teşhisleri Bediüzzaman Hazretleri yapmış ve Halk Partisinin ne yapacağını ve neleri yapmayacağını gayet net ortaya koymuştur. Aksi takdirde bu tavsiyelere riayet etmezse, tarih ve millet önünde ne durumlara düşeceğini de beyan etmiştir. Biz Hazret-i Üstadın 1950 öncesi bir derece insaflı ve vatanperver gördüğü Hilmi Uran’a ve onun şahsında o gibi zatlara şamil ikaz ve dersini ele alıyoruz.
Son hadiseler yine bir defa daha gösterdi ki, maalesef CHP bu ikazlardan hiç ders almamış aynı hataları tekrar ediyor, hatta israr ediyor gibi görünmektedir.
Biz din bir tebliğdir kaidesince yine Bediüzzaman Hazretlerinin ikazlarını tekrarla nazara veriyoruz. “Eski Dâhiliye Vekili, şimdi Parti Kâtib-i Umumîsi Hilmi Bey!” diye başlıyan mektup 1947 yılında yazılmıştır. Parti başkanı İnönü aynı zamanda Cumhurbaşkanı da olduğu için Hilmi Uran kendisi başkan vekilliği sıfatıyla CHP’nin başkanlığını yapmıştır.
Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin en evvel ikazı şudur:
“Şimdi partinin kâtib-i umumîsi itibariyle size bir hakikatı beyan etmeğe kendimi mecbur biliyorum. Hakikat da şudur:
Sen kâtib-i umumî olduğun Halk Fırkası’nın, millet karşısında gayet ehemmiyetli bir vazifesi var. O da şudur:
Bin seneden beri âlem-i İslâmiyeti kahramanlığı ile memnun eden ve vahdet-i İslâmiyeyi muhafaza eden ve âlem-i beşeriyeti, küfr-ü mutlaktan ve dalaletten şanlı bir surette kurtulmasına büyük bir vesile olan Türk milleti ve Türkleşmiş olanların din kardeşleri;
● eğer şimdi, eski zaman gibi kahramancasına Kur’an’a ve hakaik-i imana sahib çıkmazsanız
● ve sizler gibi ehl-i hamiyet, eskide yanlış bir surette ve din zararına medeniyetin propagandası yerinde doğrudan doğruya hakaik-i Kur’aniye ve imaniyeyi tervice çalışmazsanız,
● size kat’iyyen haber veriyorum ve kat’î hüccetlerle isbat ederim ki; âlem-i İslâmın muhabbet ve uhuvveti yerine, dehşetli bir nefret
● ve kahraman kardeşi ve kumandanı olan Türk milletine bir adavet
ve şimdi âlem-i İslâmı mahva çalışan küfr-ü mutlak altındaki anarşiliğe mağlub olup, âlem-i İslâmın kal’ası ve şanlı ordusu olan bu Türk milletinin parça parça olmasına ve şark-ı şimalîden çıkan dehşetli ejderhanın istila etmesine sebebiyet verecek.”
Üstadın bu ilk ikazı, nazara alınmaması halinde bölünmeya kadar gidilebilineceğini göstermektedir. Aynı mektubun devamından CHP’ye diğer ikazları takip ediyoruz:
“Evet hariçte iki dehşetli cereyana karşı bu kahraman millet, Kur’an kuvvetiyle dayanabilir” diye başlayan tesbit ve ikazlarından dıştan gelen komünistlik ve ifsad komiteciliği denen, İslam dünyası ile Türkiyenin arasını açan İngiliz siyaseti, iki ana tehlikedir. Bu iki tehlike de iman ve Kur’an kuvvetiye durdurulur diye ifade ediliyor. Bu ikinci akımın özelliği ve politikası olarak şunlar nazara verilmektedir:
“Âlem-i İslâm’daki müstemlekâtlarını kendilerine ısındırmak ve tam bağlamak için bu vatandaki kuvvetli merkeziyet-i İslâmiyeyi dinsizlikle ittiham etmekle bozmak ve âlem-i İslâm’ın irtibatını manen kesmek ve uhuvvetlerini bu millete adavete çevirmek gibi bir plânla şimdiye kadar bir derece muvaffak da olmuş.”
Üstadın bu vatan için endişesi ve ikazı ne kadar nazara alınacak derstir izaha gerek yoktur. Demek buradaki din karşıtlığını ifsad komitesi desteklemektedir. Halk Partisi din aleyhtarlığında dikkat etsin ki, kimlerle beraber hareket ediyor.
ZAFER TÜRK MİLLETİ VE ORDUNUNDUR
Bediüzzaman Hazretlerini ikinci önemli ikazı;
Türk milleti ve Türk ordusunun iyiliklerinin ve zaferlerinin üç-dört şef ve reise verilmesinin yanlışlığını göstermesidir. Şöyle ki:
“Eğer şimdi siz kâtib-i umumî olduğunuz hamiyetperver, milliyetperver adamlar, şimdiye kadar cereyan eden ve medeniyet hesabına mukaddesatı çiğneyen usûlleri muhafazaya çalışıp,
üç-dört şahsın inkılab namında yaptıkları icraatı esas tutarak mevcud haseneleri ve inkılab iyiliklerini onlara verip ve mevcud dehşetli kusurları millete verilse, o vakit
üç-dört adamın seyyiesi üç-dört milyon seyyie olup bu kahraman ve dindar milleti ve İslâm ordusu olan Türk milletinin geçmiş asırlardaki milyarlar şerefli merhum ordularına ve milyonlarla şehidlerine ve milletine büyük bir muhalefet ve ervahına bir manevî azab ve şerefsizlik olmakla beraber; o
üç-dört inkılabçı adamın pek az hisseleri bulunan ve millet ve ordunun kuvvet ve himmetiyle vücud bulan haseneleri o
üç-dört adama verilse, o üç-dört milyon iyilikler, üç-dört haseneye inhisar edip küçülür, hiçe iner; daha dehşetli kusurlara keffaret olamaz.”
CHP’nin içinde bulunan ve milletini vatanını seven gayretli şahısların dikkatleri çekilerek, 1947’lere kadar ki devrede, dini hayata ve dini geleneklere vurulan darbeler anlatılır. Kazanılan zaferlerin üç-dört reise, şefe verilmesinin yanlışlığı ve kazanılan zaferlerde o şahısların hisselerinin az olduğu ifade edilir. Ayrıca o zaferlerin üç-dört adama verilmesiyle ordunun ve Türk milletinin hakkı yenilmiş olmaktadır.
Bediüzzaman Hazretlerini üçüncü önemli ikazı;
CHP’nin bu ikazları dinlememesi halinde millete dayanan ve milletin manevi değerlerine kıymet veren diğer siyasi hareketlerin her zaman muvaffak olacağını ve CHP’yi seçimlerde her zaman mağlup edeceğini bildirir. Şöyle ki:
“Size karşı elbette çok cihetlerde dâhilî ve haricî muarızlar var. Ben dünya ve siyasetin haline bakmadığım için bilemiyorum. Fakat beni bu senede çok sıkıştırdıkları için mecburiyetle sebebine baktım ki, size karşı bir muarız çıkmış.
Eğer o muarız mükemmel bir reis bulup hakaik-i imaniye namına çıksa idi, birden sizi mağlub ederdi. Çünki bu milletin yüzde doksanı, bin seneden beri an’ane-i İslâmiye ile, ruh ve kalb ile bağlanmış. Zahiren muhalif-i fıtratındaki emre, itaat cihetiyle serfüru’ etse de kalben bağlanmaz.
Hem bir müslüman, başka milletler gibi değil. Eğer dinini bıraksa anarşist olur, hiçbir kayıd altında kalamaz; istibdad-ı mutlaktan, rüşvet-i mutlakadan başka hiçbir terbiye ve tedbirle idare edilmez.”
1947 yılında yazılan bu mektupta “size karşı bir muarız çıkmış” diye ifade edilen mesele, 1946 seçimlerine Celal Bayar başkanlığında seçimlere giren Demokrat Partidir. Hakikaten daha sonra 1950 seçimlerinde Adnan Menderes partide öne çıkmış; İslamiyete, imana hizmeti nazara vermiş hem Demokratların başına geçmiş ve hem de CHP sandıkta mağlup etmiştir.
CHP bundan gereken dersi almamış, darbeci anlayışların kuvvetiyle 1960 dan sonra iktidara gelebilmiştir. 1965-1969 seçimlerinde yine mağlup olmuş ancak yine 1971 darbesi sonuçlarıyla iktidara gelebilmiştir. Yine 1977 de iktidara çok yaklaşmasına rağmen yine bazı transferler ve hilelerle iktidar olmuştur. Tek başına, milletin tercihiyle iktidar olamamıştır. 1980 ihtilalinden sonra da yine iktidar olamamış ancak 1991 de iktidara ortak olmuş sonra 28 Şubat 1997 darbesinden sonra yine askeri müdahele sonucu iktidara gelebilmiştir.
Halk Partisi bugüne kadar Üstadın tavsiyelerine kulaklarını kapamış ve aynı tarzlarını devam ettirmişlerdir. Elbette içlerinde vatanını, milletini seven insanlar vardır. Onların bu ikazları vatan ve millet için nazara alması gerekir.
NETİCE
İkinci Dünya Savaşı sonrası arayışlara giren dünya siyaseti Kur’anın ebedi hakikatlerinden istifade yolunu seçmişlerdir. Bilhassa İskandinav ülkeleri denen ülkeler, Kur’anın bu esaslarını anayasalarının değiştirilemez hükümleri arasına koymuşlardır. Onlar bu arayışlar içerisinde iken bin yıllık Kur’an bayraktarı olan Türk milletinin onlardan geri kalmaması hatta önder olması gerektiği ifade ediliyor.
Üstad Bediüzzaman Hazretleri asrın mürşidi olarak ilgililere tebliğini yapar ve netice olarak der ki:
“Bu asrın Kur’ana şiddet-i ihtiyacını hissetmekte İsveç, Norveç, Finlandiya’dan geri kalmamak size elzemdir. Belki onlara ve onlar gibilere rehber olmak vazifenizdir. Siz, şimdiye kadar gelen inkılab kusurlarını üç-dört adamlara verip şimdiye kadar umumî harb ve sair inkılabların icbarıyla yapılan tahribatları -hususan an’ane-i diniye hakkında- tamire çalışsanız, hem size istikbalde çok büyük bir şeref ve âhirette büyük kusuratlarınıza keffaret olup, hem vatan ve millet hakkında menfaatli hizmet ederek milliyetperver, hamiyetperver namına müstehak olursunuz.” (Emirdağ Lahikası-I sh: 219)
O zamanda da, bugün de CHP’nin tarihi bir vazifesi var ki, bu milletin çok çile çekmesine sebeb olan kusurları, hataları -özellikle din sahasında- üstlenmese ve hataları tamire çalışsa, milletiyle barışır ve vatanperverliğini de gösterir.