Zübeyr Gündüzalp Abi Tarafından Konulan
GAZETE VE NEŞRİYAT ŞARTNAMESİ
1970 öncesi Nur Talebelerince bir gazete çıkarılması isteğine, Nur davasının özünü savunmak şartıyla bir mecmua veya gazetenin çıkarılmasına Zübeyr Abi evet demiştir.
Fakat Üstadımızın; Nur talebeleri ve cemaatı adına ve onu temsil edecek bir gazetenin çıkarılmasına dair fetvası, izni olmadığını da kat’iyetle açıkladı. "Çünki bir gazete, ne olursa olsun, nihayet gazetedir. Kusurlar yapacaktır, hatalar edecektir. Hizibleştirmeyi netice verecektir.." dedi ve ağır bir şartname ile bunun temel prensiplerini ve kaidelerini yazıya döktü. "Bu kaideler dışında çıkacak bir gazetenin hiç bir zaman tanınmayacağını" da söyledi. Ki bu bir başangıçtır ve daha sonraları yine Nur dairesiye alakalı neşriyat yapan başka isimli gazete, radyo, tv, dergi ve şimdilerde internet haberciliği ve siteler de, bu şartnamedeki kurallara tabidir.
ŞARTNAME AYNEN ŞÖYLEDİR
"Madde-1: Salih Özcan imtiyaz sahibidir.
Madde- 2: Mustafa Polat umumi neşriyat müdürüdür.
Madde-3: Gazetenin personelinin tayin ve lüzumu halinde tebdil, umumî neşriyat müdürüne aittir.
Madde-4: Gazetenin politikası; sahibi ve umum müdürünün de dahil olduğu bir istişare heyeti tarafından tayin edilir. İstişare heyetindeki kimseler: Salih Özcan, Mustafa Polat, Abdurrahman Nuri, Halil Küçük (Zübeyr Ağabey kendi kalemiyle Halil Küçük, Mehmet Fırıncı ve Mehmet Birinci’yi bilâhere istişare heyetinden isimlerini silmiştir. Bu belge İstanbul’da bir dosyada mahfuzdur. A.B). Ahmed Şahin, Rüştü Tafral, Mehmet Kutlular, Mehmet Fırıncı ve Mehmet Birinci’dir. Karar ekseriyetle verilir.
Madde-5: Sermaye 30 Ağustos 1968’e kadar Salih Özcan tarafından temin edilecek.. Sermayenin geri alınması, intişarın altıncı ayından sonra, iki binden az, beşbinden çok olmamak üzere çekilebilecek.
Madde-6: Gazetenin sahibi Umumi neşriyat müdürü gibi maaş alacak ve sermaye olarak yatırdığı parayı tamamen çektikten sonra, artık para çekemiyecek. Kâr, gazetenin döner sermayesi olarak kalacak ve inkişafına sarfedilecektir. Gazete kapandığı takdirde, sermaye ve mal durumu istişarenin kararına göre tasarruf edilecektir. Mukavelede değişiklik de, ancak istişarede bulunanların kararına göre olacaktır.
Madde-7: Neşriyat Müdürünün işinden çıkarılma vesaire durumları müşaveredeki kimselere aittir.
Madde-8: Gazete Risale-i Nur’a aykırı neşriyat yaptığında, istişaredeki kimselerin kararıyla kapatılır. Sahibi ve neşriyat müdürü bu isimle bir gazete çıkaramaz.
Madde-9: Kitap tanıtma işi, istişare kararıyla yapılır.
Madde-10: Gazetedeki neşriyatta, halde ve mazide Risale-i Nurun aleyhindeki kimselerin yazıları neşredilmez.
Madde-11: Risale-i Nur’u devamlı mütalaa ile meşgul olup, Risale-i Nur’un meslek ve meşrebiyle halen ve kalen yaşıyan bir Nur talebesi, herhangi bir husus hakkında, Risale-i Nur’dan ve Üstadımızdan me’haz göstererek tenvir ve ikaz edici bir şey söylerse, istişaredekiler onu kemal-i hürmetle dinliyecek ve nazara alacaktır.
Madde-12: Risale-i Nur parası, sermayesi elinde toplanan herhangi bir Nur talebesi veya Nur naşiri gerek re’sen, gerek dolayısıyla gazeteye ortak olamaz.
Madde-13: İstişaredeki kimselerden sahip, müdür ve orada memur olarak çalışandan başka biri, istişaredeki kimselerin izni olmadan gazetede maaşlı olarak çalışmıyacak. Bu şahısların gazeteden maddeten istifadeleri hiçbir çeşit ve surette olmıyacaktır.
Madde-14: İstişaredeki kimseler, burada (İstanbul’da) her zaman hazır oldukları için tercih edilmiştir. Bu itibarla Risale-i Nur’dan ve Üstad’dan ve geçmiş hadisattan me’hazler göstererek de, herhangi bir Nur talebesi ile istişare edilebilir. Onun tenvirkâr fikirleri kemal-i hürmetle nazara alınır.
Madde-15: İstişarenin adâbına son derece riayetkar olunacak. Müdavele-i efkâr ve istişare esasında cahillerin sıfatı olan laftan kuşkulanma, alınma, evham etme, kızıp tehevvüre gelme, bağırıp çağırma gibi amiyane şeylerden son derece içtinab edilecektir. Kanaatlara hürmet, muhabbet ve müsamaha bu kimselerin şiarı olacaktır.
Madde-16: İstişaredeki kimseler namına, onlardan habersiz olarak, istişare dahil bir kimse, başkalarınca sorulacak herhangi bir şeye, tek başına cevab veremez. Not alır, gelir istişare edeceklerle istişare eder.
Madde-17: İstişaredeki reyler arz ve izhar edilirken, indi, şahsi veya sair meslek, meşreb ve cereyanlardan mülhem şeyler söylenmekten kaçınılıp delil ve me’hazden, Risale-i Nurun meslek, meşreb ve tarzından ilham alınmaya çalışılacak ve rızay-ı ilahi ile hareket edilecektir.
Madde-18: Dine hizmet gayesiyle olanlarla görüşüp konuşmalarda, başka cereyanlarda görünen iftira ve ittihamlarla, şöhretperestlik ve maddi menfaatlar gibi gayet çirkin manalar verilmiyecek. Mesleğimiz hüsn-ü zandır. Biz Müslümanız aldanırız, aldatmayız.
Madde-19: Gazetenin istişaredeki kimselerin re’yi ile çıkarıldığını halka; Mustafa Polat, Salih Özcan vesairleri tarafından suret-i kafiyede söylenmiyecek. Çünki hem gazeteye, hem hizmete darbeler gelir. Aksi takdirde istişaredeki kimseler, gazete ile alakalı olmadıklarını ilan edeceklerdir."
Görüldüğü üzere şartname veya taahhüdnamedeki en mühim görülen ve gösterilen dört şeydir.
1- Gazete, öteden beri bir gazeteci olan bir zatın namına olması ve adına çıkarılması.. Yine ötedenberi gazeteci olan diğer bir şahsın neşriyat müdürü gösterilmesiyle; Nur cemaatı adına olmadığına önem verilmiştir.
2- Her şeyin mutlaka istişare ile karara bağlanması.. Bu istişarede mutlaka Risale-i Nurdan ilham alınan ve Hazret-i Üstad’ın meslek ve meşrebini rencide etmiyen bil’akis savunan ve yaşıyan fikirler çerçevesinde olmasına dikkat çekilmiştir.
3- Ehl-i imanla münakaşaya, girmemek; hiç bir zaman da sair gazeteler gibi iftira, yalan ve karalamalarla kişilerin veya cemaatlerin çürütülmesine çalışılmamak.
4- Halde ve geçmişte Risale-i Nur aleyhinde bulunmuş ve bulunan kişi ve kişilerin herhangi bir sözü, yorumu veya siyasi sözleri bu gazetede neşredilmemesine lüzumu derecesinde tenbihatta bulunulmuştur.
Lâkin bugün artık herkesin gördüğü gibi bu işi yapanlar; Zübeyr ağabeyin üzerinde ehemmiyetle titriyerek durduğu, bilhassa bu dört hususu maalesef en kabih bir şekilde zedelemiş, çiğnemiş ve kale almamışlardır.
Merhum Zübeyr ağabeyin, şartnameden hülasalandırdığımız dört mühim husustan üçüncüsünün lüzum ve ehemmiyetini çok önemle dile getiren 1970’lerde hususi şekilde arkadaşlarıyla birlikte neşretmiş olduğu bu gelen yazısıdır.
"Risale-i Nurun neşrinde kimseyi tefrik etmemek, icbar da etmemek, mülayemet ile muamele.
Bu hizmette metod: Müsbet hakikatları ders verip, din düşmanları ile ne sözle, ne fikirle ve ne de zihnen meşgul olmamak.
Risale-i Nura bilmiyerek itiraz eden ehl-i imana adavet etmeden ikaz.. Ve bütün kalbleri Lailaheillallah Muhammedün Resulullah üzerine tevhid.. Hatta Allah ve Peygamberine inanan fırak-ı dalle de olsa ve hatta ahiret gününe inanan ehl-i kitapla bile münazaradan çekinmek..
Ehl-i dünya ve ehl-i siyasete vesvese ve korku verecek her türlü tezahürden kaçınmak..
Hakka hizmet edenleri müsbet bir şekilde, İslamiyete hizmet noktasında desteklemek. Risale-i Nur talebeleri, birbirlerinin kusurları olsa da tenkid etmiyecek..
Hiç bir zaman beddua edilmeyecek hidayetleri için dua edilecek.”
Merhum Zübeyr Abimiz Risale-i Nurlardan ve Hazret-i Üstaddan aldığı derslere binaen; böyle kaideler çerçevesinde, gazete, tv, radyo, dergi ve internet haberciliği vs. gibi umuma bakan neşriyatlara izin olabileceğini beyan etmiştir. Bu kaidelere riayet etmeyenlerle alaka kesilip meşgul olunmayacaktır. Ayrıca Nur dairesinde neşriyat yaptığı havası verilirse, Nur Talebeleri tarafından bunların alakalarının olmadığı ilan edilecektir.