Depremler Tesadüfi Değildir!

Deprem Zayiatı Sadaka ve Günahlara Keffaret Hükmündedir!

İman nokta-i nazarıyla alemde tesadüf yok. Evet, zelzele gibi musibetlerin, tesadüfî olmayıp pek çok hikmetleri içine alan irade-i İlâhiye ile olduğunu beyan eden Bediüzzaman Hazretleri, böyle musibetlerdeki hikmetin varlığını anlamak için, alemdeki İlahî hikmetlere bakmak gerektiğine dikkat çekip der ki:

Ey insan! 

«Kendini başıboş zannetme. Zira şu misafir­hane-i dünyada nazar-ı hikmetle baksan, hiçbir şeyi nizamsız gayesiz göremezsin. Nasıl sen nizamsız, gayesiz kalabilirsin? 

Zelzele gibi vakıalar olan şu hâdisat-ı kevniye, te­sadüf oyuncağı değiller. Meselâ: Zemine nebatat ve hayvanat enva’ından giydirilen birbiri üstünde, birbiri içinde, gayet muntazam ve gayet münakkaş gömlekler; baştan aşa­ğıya kadar gayelerle, hikmetlerle müzeyyen, mücehhez ol­duklarını gördüğün ve gayet âlî gayeler içinde kemal-i inti­zam ile meczub mevlevî gibi devredip döndürmesini bildiğin halde, nasıl oluyor ki, küre-i arzın benî-Âdemden, ba­husus ehl-i imandan beğenmediği bir kısım etvar-ı gafletin sıklet-i maneviyesinden omuz silkmeye benzeyen zelzele gibi mevt-âlûd hâdisat-ı hayati­yesini; bir mülhidin neşrettiği gibi gayesiz, tesadüfî zanne­derek bütün musibetzedelerin elîm zayiatını bedelsiz hebâen-mensur gösterip, müdhiş bir ye’se atarlar.

Hem büyük bir hata, hem büyük bir zulüm ederler. Belki öyle hâdiseler, bir Hakîm-i Rahîm’in emriyle ehl-i imanın fâni malını, sadaka hükmüne çevirip ibka etmektir ve küfran-ı nimetten gelen günahlara keffarettir. Nasılki bir gün gelecek, şu müsahhar zemin yüzünün zîneti olan âsâr-ı beşeriyeyi şirk-âlûd, şükürsüz görüp, çirkin bu­lur. Hâlık’ın emriyle büyük bir zelzele ile bütün yüzünü siler, temizler. Allah’ın emriyle ehl-i şirki Cehennem’e döker. Ehl-i şükre “Haydi, Cennet’e buyurun” der.» (Sözler: 170)

«Hem insanlar, hayvanlar gibi mevcudat, başı boş değilller; belki vazifedar memurdurlar. Bir Hakîm-i Rahîm’in nazarındadırlar. Onların âlâm ve meşakkatlarını düşünüp, ru­huna elem çektirme. Ve onların Hâlık-ı Rahîm’inin rahmetin­den daha ileri şefkatini sürme. Hem sana düşmanlık vaziye­tini alan mikroptan tâ taun ve tufan ve kaht ve zel­ze­leye kadar bütün eşyanın dizginleri, o Rahîm-i Hakîm’in elindedirler. O Hakîm’dir, abes iş yapmaz. Rahîm’dir, rahîmiyeti çoktur. Yaptığı her işinde bir nevi lütuf var.»(Sözler: 636)

«Elhasıl: Madem insan, mahiyetinin câmiiyeti itibariyle sıtmadan müteellim olduğu gibi, arzın zelzele ve ihtiza­zatından ve kâinatın kıyamet hengâmında zelzele-i küb­ra­sından müteellim oluyor. Ve nasılki hurdebînî bir mik­robdan korkar; ecram-ı ulviyeden zuhur eden kuyruklu yıl­dızdan dahi korkar. Hem nasılki hanesini sever, koca dün­yayı da öyle sever. Hem nasılki küçük bahçesini sever, öyle de had­siz ebedî Cennet’i dahi müştakane sever. Elbette böyle bir in­sanın Mabudu, Rabbi, melcei, halaskârı, maksudu öyle bir zât olabilir ki, umum kâinat onun kabza-i tasarrufunda, zerrat ve seyyarat dahi taht-ı emrindedir. Elbette öyle bir in­san da­ima Yunusvari (A.S.)   لاَ اِلٰهَ اِلاَّ اَنْتَ سُبْحَانَكَ اِنِّى كُنْتُ مِنَ الظَّالِمِينَ  de­meye muhtaçtır.» (Lem’alar sh: 7)

Kontrol et

Siyasetten Uzak Durmak Düsturu

HAKİKİ NUR TALEBESİ HAKLI TARAFA DOST OLUR Üstad Bediüzzaman Hazretleri Demokrat Partiye destek vermiştir. Fakat …