BEDİÜZZAMAN HAZRETLERİNE HAPİSTE KALMAYI TERCİH ETTİREN SIR..!
1943 senesinde Denizlide bir talebesinde bulunan “İslam Deccal’i Süfyan’dan” bahseden “Beşinci Şua Risalesi” den dolayı Denizli Cezaevinde hapiste bulunan Said Nursi Hazretleri, aynı zamanda hapiste olan talebelerine, yani bir koğuştan diğer koğuşlara yazdığı haberleşme mektuplarında dersler de vermektedir. Bu mektuplar 1943’den, 1944 yılının Haziran ayına kadar yazılan mektuplardır. Bu zaman zarfında mahkemeleri devam etmektedir. Bunlardan birinde mahkemenin ileri bir tarihe tehir edilmesi üzerine içeride hapiste bulunan ve tahliyelerini bekliyen Nur Talebelerinin üzülmelerine karşı, hapiste kalmayı tercih eden ve bunun sebeblerini beyan eden Bediüzzaman Hazretleri der ki:
Aziz, sıddık kardeşlerim!
اَلْخَيْرُ فِى مَا اخْتَارَهُ اللّهُ sırrıyla, bu mes’elemizin te’hiri hayırdır. Çünki bütün mekteblerde ve dairelerde ve halkta, o ölmüş dehşetli adamın muhabbeti telkin ediliyor. Bu hal ise, âlem-i İslâma ve istikbale pek elîm ve acı bir tesiri olacaktı. Şimdi ihtiyarımızın haricinde onun mahiyeti ne olduğunu, en başta ve en ziyade alâkadar ve en son ondan vazgeçecek adamların ellerine kat’î hüccetler ile gösteren ve isbat eden Risale-i Nur geçmesi, kemal-i merak ve dikkatle okunması öyle bir hâdisedir ki; bizler gibi binler adam hapse girse, hattâ i’dam olsalar, Din-i İslâm cihetiyle yine ucuzdur. Hiç olmazsa küfr-ü mutlaktan ve irtidaddan en mütemerridleri bir derece kurtarır, meşkuk bir küfre çıkarır, mağrurane ve cür’etkârane tecavüzlerini ta’dil eder.
Mahkemede son söz olarak yüzlerine söylediğim bu cümle: “Milyonlar kahraman başlar feda oldukları bir kudsî hakikata, başımız dahi feda olsun” ile, bizim nihayete kadar sebat edeceğimizi dava etmişiz. Bu davadan vazgeçilmez. İçinizde vazgeçecek yok ümid ediyorum. Madem şimdiye kadar sabrettiniz, “Daha kısmetimiz ve vazifemiz bitmedi” diye tahammül ve sabrediniz. Her halde “Meyve”deki kat’î hüccetler ile kabil-i inkâr olmayan i’dam-ı ebedî ve nihayetsiz haps-i münferid mesleğini müdafaa etmek için Risale-i Nur’a karşı anudane hareket edilmeyecek, belki musalaha veya mütareke çaresi aranılacak.
اَلصَّبْرُ مِفْتَاحُ الْفَرَجِ وَالسُّرُورِ
Şualar ( 338 – 339 )
Demek bir müslüman için, dinsizliğin mümessili olan adam ve adamlara sevgi telkin etmektense hapiste yatmak daha hayırlıdır. Ehl-i iman çok dikkat etmelidir. Hadisin işaretiyle ona kalben muhabbet edenin imanı kendisine fayda vermeyecektir.