AHİRZAMANA BAKAN BİR HADİS BEYANI (LAİK VE ANTİLAİK)
Mesleğimizce Risale-i Nurun beyanlarından başka izahları nakletmek pek uygun değilse de burada kaydedilen müteşabih manaların zamanımızdaki bazı hadiselere mutabakatı cihetiyle çok dikkatimizi çektiği için nazara vermeyi istedik. İstisnai olduğundan kusura bakılmasın.
Ahirzamana bakan müteşabih hadisler daha çok, Mehdiyetin zuhur ettiği Türkiyeye bakıyor. Bu rivayetlerden çok manidar ve müteşebih bir rivayet işarî mana ile Kütüb-ü Sitte’den Sahih-i Müslim 11.Cild. 211.Bab, 113. hadisinde zamanımızla çok alakadar görülen bu rivayette hülasaten şöyle tasvir ve hikâye ediliyor:
Şer cereyanının mensubları tarafından rab dedikleri nifak cereyanı reisinin vahşi adamları tarafından, manevi şahsiyeti yüksek ve İslamiyeti kendine gaye edinmiş olan kahraman bir genci yakalıyorlar. Bu vahşi cereyanın adamları, bu kahramman gence sordukları, “rabbimize inanıyor musun” sualine karşı Kahraman genc, vahşi reislerine inanmadığını beyan ediyor. Vahşi adamlarının hiç alışmadıkları bu cevab sebebiyle kahraman genci öldürmeye kalkışıyorlar. Fakat içlerinden birisi, hani biz rabbimize, yani azgın cereyan reisine danışmadan bir iş yapmıyacaktık deyince, hep beraber o vahşi reislerine gittiler. Cereyan reisi, bu kahraman gence (Yani, din dairesinin manevi mümessiline) bana inanıyor musun diye sorunca hayır inanmıyorum cevabını verdi. (Bu hadise, Hz. Bediüzzamanın Eskişehir mahkeme safahatını hatırlatır.) Bunun üzerine vahşilerin reisi bu kahraman genci ikiye böler (Yani, Müslüman bir milleti “laik ve antilaik olarak ikiye ayırır.”
Bu haberi te’yıd eden bir rivayette de şöyle buyuruluyor:
يَكُونُ فِى اُمَّتِى فِرْقَتَيْنِ سَيَصِيرُ النَّاسُ قِسْطَاطَيْنِ قِسْطَاطُ اِيماَنٍ لاَ نِفَاقَ فِيهِ وَ قِسْطَاطُ نِفَاقٍ لاَ اِيمَانَ فِيهِ
Meâli: “Ümmetimin içinde, yahut ümmetim iki fırka olacak, insanlar iki gruba ayrılacaklar. Birinci grup nifaksız hakiki ehl-i iman grubu.. ikincisi de, imansız nifak ehli grubu…” (Risale-i Nurun Kudsi Kaynakları. sıra no: 628.)
Me’hazler: En-Nihaye Ev-il Melâhim – İbn-i Kesir 1/46; Mişkât-ül Masabih hadîs no: 5636; Muhtasar-ı Tezkiret-ül Kurtubî – Şa’ranî sh: 118
Nitekim Metubat eserinde şu haber var:
“Hem Türk unsurunda ebedî kabil-i iltiyam olmamak sûretinde bir inşikak çıkacak.” Mektubat sh: 439
Bu mânadaki hadîsler umumî ve küllî oldukları halde, Hz. Üstad şu âhirzamanda Hilâfet-i İslâmiye’nin bir bâkiyesi olan Türk unsuruna hâs bir mevkide tatbik etmiştir.
Bunun üzerine şer cereyanı reisi kahraman genci öldürmek kasdiyle ensesine doğru kılıncını çeker. Fakat Allah tarafından kahraman gencin ensesinde kılıncın kesemeyeceği bakır gibi bir mani geliştirir. O kahraman genci öldüremez. (Yani, inayet-i Hak ile hıfz-ı İlahiyeye mazhar olur ve millet ekseriyetinin desteğini de kazanır)
Bu manayı te’yid eden bir rivayet şöyledir: İmran b. Husayn’dan rivayet edildiğine göre Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur:
“Ümmetimden bir topluluk kendilerine düşmanlık edenlere karşı üstünlük sağlayarak hak uğrunda mücahedeye devam edeceklerdir. Nihayet onların en sonuncusu da Mesih deccalı (deccaliyet cereyanını) öldürecektir. Yani dağıtacaktır” (Sünen-i Ebu Davud. 2484. hadis)